Temizse 25-30 liraya alıcı bulabilir. Ben 15 lira veririm mesela.

edit: ingilizce ise fiyatını bilemem. ama türkçesi yazdığım fiyatlara letgo'da çok gördüm. nadirkitap'ta uçuk.

ben sandım 4-5 bin verirler birinci basıma 20 küsür yıllık kitap

nadirkitap'ta biri 60'tan, diğeri 75'ten satışa konmuş.

www.nadirkitap.com

www.nadirkitap.com

bi dakka ingilizcesi mi?

aynen

2 bin ila 5 bin sterlin arasi fiyatlar var normal kitabin ilk basiminin, ama eger su linkteki versiyonsa cok daha yukarlara cikabilir zira asil ilk basim bu...


www.abebooks.co.uk

hadi yine iyisiniz...

www.abebooks.co.uk

iyi durumda ve orjinalse ben bin lira veririm, o kadar param var : )

-mesajlaşma platformu
-dating uygulaması

nickten yola çıkarak seks shop diyorum.

chat olunca zaten niyeti belli oluyor sanki.. şirin görünmeye çalışan bir date app canlandı gözümde.

Connected2me tarzi chat dating karişik bi app bence

Tinderımsı bi uygulama.

Cekirdek/kuruyemis markasi mi? Eger oyleyse cok uyumsuz

Teşekkürler pek bağdaşmıyormuş swh

Batu en güzeli.

Hakan
Orkun
Kaan
Ozan

çınar modası hala bitmedi mi:(

yiğit en güzeli bu üçü arasından

Türkçe karakter ileride sıkıntı olabilir. Bizim de 4 aya kızımız olacak ama erkek olsaydı Kenan düşünüyordum.

Üçü de güzel isimler ama ben olsam Batu derdim.
Noktalı harfleri isimlerde pek sevmiyorum.

Tebrikler şimdiden.

Tebrikler!
Bu üç seçenek arasından bir tek Yiğit güzel.

Bu üçü arasında batu.
bunların dışında ise deniz veya can.
ikisi de muazzam isimler bence. özellikle can.

benden de Batu için +1.
tebrikler

Geçen sene çınar patlaması yaşandı:( önceki senelerde de yiğit çok konuldu. Çok yaygın bir isme sahip olan bir birey olarak çocuğunuza bu kötülüğü yapmayın. Dönemsel olarak patlayan isimlerden bahsediyorum. Yoksa bilinen ama belli bir zamanda moda olanlardan değil. Mesela kenan demişler, kemal, kerem vs de olabilir. Batu da fena değil bence. Allah analı babalı büyütsün.

Arden. Ben buldum :)

yigit cok banal, cinar ise kiz ismi bana gore.

3ünden illaki birini seçeceksek batu derdim.

onun dışında favorilerim;
-ahmet
-ömer

Oğuz'u bi değerlendirin derim:p

Yiğit ya da Batu

Batu

yiğit çınar şimşek nasıl? general adı gibi :D

tek olarak "yiğit" güzel ama.
türkçe karaktere takılmayın.

nimetullah

Mutlaka iki isim koyun, isimlerden biri modern ve moda olan diğeri daha bilinen ve eski isimlerden olabilir. Çocuğa ilerde seçenek sunmuş olursunuz, hem iki isimli insanlar her zaman daha karizmatik görünürler.

Mesela bir Dr. Can Şimşek mi daha karizmatik ve güven verici, yoksa Dr. Çınar Batu Şimşek ya da Av. Ahmet Çınar Şimşek mi?

Unutmayın, ismin çocuk üzerinde büyük etkisi vardır. Çocuğu karakteri ve huyu bile isimden etkilenir.

Allah analı babalı büyütsün.

Bunların arasında Batu. Benim de önerim iki isimli olması. İkisinin birbiriyle uyumu güzel olursa, hele bir de soyisimle 3'lü uyum olursa 10 numara oluyor.

Benim önerim:

Poyraz Bulut Şimşek.

Hepsi de gökyüzünden :).

bu üç isim son 7-8 yılda o kadar sıktı ki. Çevremde ne kadar adam varsa oğlunun adı Yiğit, Çınar, Batu. Hatta birleştirip Yiğit Çınar yapanlar bile var.

üçü arasından en iyisi yiğit. en kötüsü çınar. batu da meh işte.

Batu Şimşek mi?

Baturay Şimşek mi kulağa daha hoş geliyor? bence ikincisi, çok da oturaklı ağırlığı olan bir isim Baturay bence, hele bi düşünün derim. Asker olur, futbolcu olur, sanatçı olur, pek memur ismi değil ama memur olursa da kesin bürokrat olur:)

ben geleneksel isimlerden yanayım.

ali çok güzel mesela.

geçenlerde biri ali bulut koymuş çok hoşuma gitti. tamlama gibi "ali bulut" :)

yiğit güzel ya bence. eskimez gibi geliyor.

Batu bunların arasından en iyisi.

Ama bence Deniz çok güzel.

3 aylık kızım var. eğer erkek olsaydı batu koyacaktık. bence batu güzel isim. çınar filan bana göre saçma geliyor.

Temmuz iyidir Temmuz.

Batu yu direk ele.simdiden ogluşumuz diyen aile o cocuga direk batuş demeye başlayacak adam ömrünü batuş olarak geçirecek.bizde var bi tane öyle koca adam oldu evlendi hala batuş adı.

Demirhan, Ozan. Mete, Güven hoş isimler fikrimce. Sağlıcakla huzur içinde büyüsün inşallah.

çınar bi ara güzeldi ama çok kullanılınca komikleşmeye başladı sanki.

çınar tarzı bi isim isterseniz toprak daha güzel olabilir. "ilke" ismi de hoşuma gidiyor oğlum olursa koymayı düşündüğüm isimlerin başında şu an.

isim önerisi verdim bir de şunu söylemek isterim,
gözünüzü sevim çocuğa oğluşum demeyin :)

Batu ve Yiğit belki. Çınar asla.

Ali adı hep sevimli gelmiştir. Kendi adımda 3 harfli olduğundan belki.
Çınar ve batu yetti bence de yiğit güzel, yiğit olur egzotik isim koyma merkaı var bir de allahtan egzotik önerisi çok gelmemiş.

enis koyun ya da buğu

buğu koyarsan ben bizzat dalga gecerim cocukla

Soyad şimşekse yiğit en uygunu

şemsi şimşek <3

Gökhan.

Antalya- kas arasi transfer cok pahali. Otogar’a otobus, ordan kas’a otobus yapmak gerek ki 3-4 saat suruyor.

Dalaman’dan transfer 75 falandi sanirim. Daha kisa suruyor

Kaş - Dalaman yaparak shuttle kullanmak iyi oluyor.

Dalaman ya da Antalya fark etmez 2ve fazla kişiyseniz Sedat Transfer var. Ben ve arkadaşlarım çok sefer kullandık, tavsiye ederim.

kaş-antalya havalimanı çok uzun. bir kere o hataya düştüm günün yarısı gitti havalimanına varana kadar.

dalaman-kaş transfer 60 tl shuttlekaş yazın google'a , çok da rahatlar tavsiye ederim

İzledikçe o 6 kisiyi o kadar benimsiyorsunuz ki sanki sizin arkadaşlarınızmış gibi geliyor. Bence birkaç bolüm daha şans verin sarmazsa bırakın.

Yerine big bang theory olabilir.

İlk iki bölüm ile karar vermeyin. En azından ilk sezonu yarılamak gerek.

Ilk birkac bolum cok da sarmamisti ama ozellikle 2. sezon ve sonrasi bagimlisi oldum. Herhalde on tur izlemisimdir en az, yatmadan once actigim uc bes diziden biri.

Friends'den son 10 yilin espri anlayisina sahip biri pek zevk alinamayabilir. Friends'in esprileri demeyeyim de, esprilerdeki vurgulari 1990 ve 2000'lerin komiklik anlayisina uygun. Her yerde "Millenial'lara, Z kusagina Friends izlettik; esprileri begenmediler, cok 'offensive' buldular" haberleri cok cikiyor.
www.independent.co.uk

Oysa, Friends o zamanin ruhunda cok komikti. Belki su zamanin ruhunda komik olmayabilir. Ben eski kafali olarak hala guluyorum. Bu biraz "Devekusu Kabare'nin, Kemal Sunal'in nesi guzel ki, espriler bayat" demek gibi bir sey. Ben hala Devekusu Kabare'ye de cok gulerim ama simdiki cocuk Kemal Sunal filminden anlamayabilir. Friends'deki tadi baska dizide bulamadim. Acik ara en cok kahkaha attigim dizidir.

Bir arkadasim da "ufff, bu kiyafetler ne bicim boyle. Kiyafetlerin sacmaligindan diziye konsantre olamiyorum" diye izleyememisti.

Yine de 23-25 yas arasi mezun ogrencilerim de seviyor Friends'i, biraz daha sans verin.

Yerine, How I Met Your Mother oneriyorlar, ki ben ikinci sezondan sonra izlemeyi biraktim ve cogu espri Friends'den arakti.
www.youtube.com

Amaranta'ya katiliyorum, The Big Bang Theory de guzel.

ben de iki sezon izlememe rağmen friends'i sevemedim. onun yerine coupling izle daha iyi.

friends'i izleyin. izlemeye devam edin.

birçok insan da ilk bölümlerde sizin gibi düşünüyor. ama dizi komple bittikten sonra insanın içinde bıraktığı boşluk doldurulamıyor...

ilk sezonu kotu sonra biraz toparliyor

Daha yakın zamanlı olduğu için how i met your mother'ı daha çok benimseyebilirsiniz şahsen benim adıma öyle olmuştu.

friends izlemedim, o tarz sitcomlardan ilgimi sadece big bang theory çekti o da nerd temasından dolayı. 8 sezon falan izledim onu.

onun dışında 20 dakikalık komedi dizisi olarak scrubs var en sevdiğim. sitcom değil ve karakterleri falan aşırı samimi bir dizi.

aynı şekilde yenilerden brooklyn 99 da çok güzel bir komedi dizisi bu ayarda olan.

ben 2. sezonun başlarında bırakmıştım friends'i, sarmamıştı bi türlü. bi kaç ay sonra tekrar bi kaç yerde muhabbetini duyunca kaldığım yerden devam ettim ve sonuna kadar büyük bir keyifle izledim, en sevdiğim dizilerden biri oldu. eğer 30 bölüm sıkılmaya 200 muhteşem eğlenceli bölüm için katlanabilicek biriysen benim gibi ara vererek falan da olsa izle o 30-40 bölümü (aslında olay o 30-40 bölümün kötü olması değil de bizim ortama ve karakterlere ısınma süremiz yaklaşık o kadar gibi bi şey). 1 bölüm bile sıkılmaya tahammülüm yok daha az eğlenceli dizi bölümleri izleyim ama yeter ki 1 bölüm bile sıkılmayım diyosan devam etme. 1.5 sezon bunun nesi övülüyomuş ya dediğim dizinin çoğu bölümünü 3'er 5'er izlemişimdir şu an ben.

bir de o zamanın ruhunda güzeldi denmiş kesinlikle yanlış, friends'in komedisi zamansız bi komedi. o linklerdeki muhabbet ayrı. şimdilerde senaryolardaki her kelime birini gücendirip gücendirmediğine göre ince elenip sık dokunarak yazılıyor. esas komediye zarar veren unsur bu, doğallığı giderek azaltıyor bu aşırı hassaslık. 2000 hatta 2010 öncesi friends dahil hemen her dizide filmde bu mevzular o kadar büyük önem atfetmiyor. linkte de dizide gücendirici espriler olduğundan ve bu sebeple özellikle milleniallarin fazlaca negatif yorum yaptığından bahsediyor. charlie chaplin veya kemal sunal gibi bir döneme özgü bi mizah yok yani 3500 yılında izleyen bir insanın bile gülebileceği bir dizi. bu arada bahsedilen espriler öyle ciddi ciddi rahatsız edicek şeyler değil ama son yıllarda özellikle abd'de aşırı steril bi ortam oluşuyor bu sebeple normal şeyler bile offensive geliyor bu steril ortamdan etkilenen insanlara. mesela bir karakterin babasının cross-dresser olması ve genç bir erkek çocuğuna bunun ağır gelmesi gibi bi durum var, o baba kesinlikle küçük düşürülmüyor hatta cool bi baba olarak veriliyor ve karakterimiz bu konuda geri kafalı davranmış gibi gösteriliyor ama karakterimizin ara sıra babasıyla ilgili anlattığı esprili çocukluk travmaları gibi şeyler var. offensive dedikleri şeyler bu tarz şeyler yani.

ilk bölümü 94 yılında çekiliyor. günümüzün dizileri ve esprilerine göre biraz eski kalıyor haliyle. ilk bir kaç bölüm sonrasında ekip, espriler ve dizi çok daha sıcak bir hal alıyor ve o grup içinde olmak insanın hoşuna gidiyor.

ben HIMYM'ı da severdim ama friends'e kıyasla daha bir genç, daha bir ergen dizisi gibi geliyor bana.

çok komik gelmeyen ama ara sıra izlediğim ve beğendiğim bir dizi daha var, seinfield. neden bilmiyorum ama çok seviyorum bu diziyi de.

Friends'e şans verirsen hastası olma ihtimalin var. Bana da ilk bölümler itici geliyordu, alıştıktan sonra bırakamadım.

Alternatif olarak Two and a half men de iyidir baya.

Friend's konusunda aychovsky'ye katılıyorum. Ben yine o dönem dizilerinden Seinfeld'i de çok severdim.

Friends bana komik geldiği için sevdiğim bir dizi olmamıştı. Birincisi 90'lar samimi ve içten; telefon internet vesaire yok, arkadaşlıklar daha samimi, insanlar yüzyüze bakarak yaşıyor. 6 karakterin hepsi farklı karakterler ve hepsinin de arkadaş olarak hayatımda olmasını isterdim. Ayrıca gerçekten çok güldüğüm ve kendimden bir şeyler bulduğum bölümler de olmuştur. Ama her bölümde gülmesem de keyif almışımdır.

Ama bu diziyi yarısından sonra arkadaşlık ilişkisini farklı boyutlara taşıyarak biraz bozdular bana göre. Bunun normal olduğunu düşünenler de var ama bana itici geliyordu bu çabalar.

Kısacası benim için keyifli bir diziydi. İlk bölümde "bune lan" tepkisi vermiştim çünkü dönemin soğuk espirileriyle başlıyorlar. Sonradan keyifli hale geliyor.

gelmiş geçmiş en overrated dizi, bu yüzden popüler ve tam da bu yüzden sevmemiş olman çok normal. amerikalıların corn flakes yerken izlemek için yaptıkları bir diziden efsane yaratmayı başarmış herkesin emeğine sağlık!

Hicbir numarasi yok da bir sure izleyince ister istemez o kadarterleri benimsiyor izleyici, bag kuruyor.
Ben acik birkac bolum baktim, hey gidi 90li yillar diye dusunup duygulandim. Ingilizcemi gelistireyim diye birkac bolum izlemistim, takip edilecek bir dizi degil bence.
Bir de 10yilllik dizi oldugu icin karakterlerin git gide yaslanisini gorunce daha bi bag kuruyordur insan.
En nihayetinde sitcom bu, sitcom les olur. Eski yeni farketmez pek.

mizahı artık eski geliyordur, normal. seinfeld de öyle, zamanında izlesen kesin severdin. daha güncel bir mizah için office izlemeni öneririm.

"sonradan açılıyor" diyenlere güvenip iki sezon katlanabildim. çok sıkıcı ve abartılmış bir dizi. komik değil maalesef.

"friends'e gülmeyenler neye gülüyoor, recep ivedik'e miii" diyorlar bir de of. milyon tane öneri yuvarlayasım geliyor.

+ coupling
arrested development
curb your enthusiasm
it's always sunny in philadelphia
modern family
seinfeld (önersem mi bilemedim, sevmeyebilirsiniz, fifti fifti)

cevapları okuyamadım ama 10 sezon süren bir diziyi 2 bölüm izleyip "beklentimin altında kaldı" demek ağır olmuş biraz. daha fazla şans vermelisiniz diye düşünüyorum. friends iyidir.

lisedeyken deli yürek izlerdim, büyük fanıydım. hep bir kuşcum olsun istedim olmadı. iyiki de olmamış, boş boş muhabbetler amk. para kazanmaya yönetici olmaya bak kanka. duygusal geçişlere çok takılma, spor filan yap. hadi selametle.

@omembo, zor girdiğim modu yiktin, eyledin viran. Zaten hep senin kafandayim ben :) az huzurlandim, gitti.

Yıllar önce çok ihtiyaç duyduğum, olsa dediğim bi insan modeli bu. Ama olmayınca olmuyor. Bazıları kendi kendine yol göstermek zorunda.

Onembonun dediği maddiyatçı yol yol değil ölümlü dünyada. Onun dedigi yasam hayvandan bile kötü. Senin dedigine gelirsek Okuyarak da bunu yaparsın internet çagındayiz illa kuscu bukmaya gerek yok

Dertleşmeye gittiğim arkadaşlarım var ama dizilerin balıkçı, kuşçu karakterleri gibi uzaklara bakıp felsefik kaflar ederse ya da Sıcak Saatler Cehennem Cevdet misali “Martılar Sedat. Martılar ne kadar özgürler. Oysa aşk... Aşk özgür mü dersin?” gibi şairane şairane şeyler söyleyen biri olursa beni gülme tutar zaten. Kadın olmakla ilgisi de olabilir. Bizim aşırı gerçekçi, baskın karakterli bir komşu teyzemiz vardı. O ara ara bizimle konuşurdu. “Kızım, her erkek bir babandır. Evlenince bir iki sene içinde baban ne yapıyorsa aynısını o da yapacak” gibi tavsiyeler verirdi. O tavsiyesinden sonra zaten “Anam anam” deyip birkaç sene kimseyle beraber olmamıştım, kime baksam donla televizyon izlerken “Yemek olmadı mı” diyen bir ses hayal ettim. Yarardan çok zarar bir teyzeydi.

Benim gidebileceğim biri var. Fakat durum "feleğin çemberinden geçmiş, 5 leşi var" tipi değil. Benden büyük olduğu için ve her şeye objektif yaklaşamadığım için bana yol gösteren biri.

Onun dışında aynı şekilde birkaç arkadaşım var, küçükler benden. Ne zaman moralleri bozuk olsa "tepeye gidelim mi?" derler. Gelirler konuşurum konuşurum giderler. Bence olay yaşta.

Yok.

Yok. Insanlara danismayi pek sevmeyen bir yapim var zaten. Oyle birine ihtiyac duymuyorum. Derdim sikintim oldugunda yakin arkadaslarima anlatirim zaten. Filmlerdeki karateci cocugun hocasi gibi gidip dert yandigim akil danistigim biri yok, kendime danisirim.

yok, bi ara para verip aliyordum bu hizmeti (psikiyatrist), o da bana kilit sorular sorup kendi kendime dusunduruyordu.

etrafımda hiç öyle 90'lardan kalma türk dizisi karakteri yok, olsun da istemem. o ne lan öyle? kusura bakma ama baya low şeyler. çok bunalırsam giderim en yakın arkadaşımla konuşurum, onunla da melankoli yapmam. sorunu nasıl çözeceğimiz üzerine konuşuruz. şu hayatta en tiksindiğim şey boş boş dert dinlemek/dert anlatmak.

teklifle gidilir, orada sorun yok. asıl soru "yemek paramızı alabilir miyiz?" olmalı.
cevap: nö

tabldot mu? eğer öyle ise adamlar kalabalık için uygun fiyata anlaşmışlardır, o parayı size verseler bile derman olmaz.

biz 10 kişilik için 8,5 tl'den anlaştık düşün. 8,5 liraya dışarıdan yemek yiyebilir misin? ki siz kalabalıksanız kişi başı maliyet çok daha düşüktür.

evet gidilir, çoğu firma kabul de ediyor ama tüm fabrika'ya yapılan dandik yemek olduğu için günlük yemek parası diye 4 lira falan verirlerse şaşırmayın.

kişi başı 9 liraymış
evden getiriyorum zaten çoğu zaman bazen dışarıdan söylüyoruz hiç yoktan iyi diye düşündük.

inanın 4 lira dahi verse hayır demeyiz kesinlikle aldığımız gibi duruyor yemekler tabakta.

o zaman gidin konuşun. bizim ofisin de anlaşmalı yemekçisi var ama ofisin yarısı parasını alıp kendisi hallediyor.

Bence olur. Zaten çocuk filmi olduğu için 12-13 yaşa kadar çocukların izlemesi uygundur.

bence Star Wars: Episode I - The Phantom Menace'den başla öncesini karıştırma. çok merak ederse izletirsin.

evet star wars çocuk filmi ama 6 yaş da çok küçük yav. gerçek insanların oynadığı diyaloglu uzun metraj film sonuçta, muhtemelen hiçbir şey anlamayacak, sıkılma ihtimali de yüksek. illa izleyecekseniz şu disney'e satıldıktan sonra daha da çocuklaşan yeni filmlerini izleyin bari.

çocuk filmi diyen arkadaşları 50 katlı gökdelenin tepesine davet ediyorum. atın kendinizi aşağı bizi uğraştırmayın.

modern dizi ve filmlerin birçoğuna esin kaynağı olmuş, birçok filmde gönderme yapılan bir şaheserden bahsediyoruz (4-5-6'dan bahsediyorum. son yıllarda yapılanlar biraz zorlama oldu kabul). 6 yaş biraz zorlama olur ama 4- 5- 6'yı izletin. sonra da büyüyünce tekrar izlesin. tamamen bambaşka birşey anlayacak / görecek.

cocuk filmi +1

starwars kadar overrated film yoktur, şeyhini müritler uçurur derler ya bu filmi de fanları uçuruyor. bence izleyin, ışın kılıcı, uzayda ses, ışıktan hızlı seyahat, evrendeki demokrasi şöleni, bütün uzaylıların ingilizce konuşması gibi şeyler hoşunuza giderse sevebilirsiniz, 6 yaşındaki çocuk da sevebilir.

vestel dahi kullansam paramın bi kısmı yurt dışına dolar olarak ödenecek. sonuç olarak aklıma yatmadı ama akşam ilk iş iphone x'imi kırmak olacak. reis ne derse o.

çok şükür ki *phone kullancısı değilim ama bu saatten sonra kullananı gördüğüm yerde yüzüne "go home yankee" diyeceğim bozkurt işareti yaparak.
öte yandan *phone kullanan bazı iş arkadaşlarım vatandaşlıktan çıkmak için gerekli başvuruları yapacaklarını, *phoneların boykut edildiği bir ülkede yaşayamacaklarını söylediler, son yılların en fanatik iki grubunun karşılaşmasında çok kan dökülecek gibi duruyor...

iphone kullanıyorum ve yenisini de iphone alıcam. android kullanamıyorum yoksa marka ile özel bi bağım yok.

iyi ki samsung kullanmıyorum diye düşünüyorum.

o değil de bu taraf dediği markanın kore'de olması dskajdaksd.

samsung, vestel android isletim sistemini kullaniyor. android de google'a ait. yani amerikan sirketi.

ne yaparsan yap, isin ucunda benjamin franklin var.

lcha +1
iphone 3gs’ten beri iphone’cuyum, iphone’dan vazgeçemem

Uzun zamandır iPhone kullanıyorum, boykottan bağımsız, yeni bir telefon alırsam bu iPhone olmayacak.

iPhone’umu yurt dışından getirtmiştim, (usdtry kurunun düşük olduğu zamanlar) iPhone almak mantıklıydı, artık değil.

Yeni bir telefon ihtiyacım olduğunda fiyat performans açısından daha mantıklı olan telefonlara yöneleceğim. Geçen seneden beri böyle düşünüyorum.

merhaba,
kasar peynirinizde tuz vardir.gunluk ihtiyacinizin ne kadar oldugunu soylerseniz ona gore oran verilebilir.
tsk.

tansiyonuna dikkat eden ama peyniri de çok seven biri olarak tuz oranlarına dikkat ediyorum. peynir alacağım zaman 100 gramında 1 gr'dan az tuz olmasına dikkat ediyorum. kaşarda 1,5 gr civarı oluyor. aslında fazla yüksek bir rakam değil. 2,5'un üzerinde peynirler var markette hellim vs gibi, onlar sakat. günlük tuz ihtiyacı da 1,5 gr olması lazım.

E borç var kafam rahat, öğrenciyim onca borçla nası baş edeyim derken bi sabah uyandım ki borcum 220 dolara inmiş. fiyuuvvv

biraz önce trump f-35 lerin türkiyeye teslim edilmemesi için bütçe tasarısını onayladı sen şimdi yarın sabah doları gör :))))


Trump'tan son Türkiye hamlesi: Resmen onayladı
ABD Başkanı Donald Trump Türkiye saati ile 22.20 sıralarında bütçe tasarısını onayladı. Tasarıyla Türkiye'ye F-35 uçaklarının teslimatı resmen engellenmiş oldu. Pentagon Sözcüsü Andrews, F-35 uçaklarının Türk pilot ve teknik bakım ekibinin Arizona'daki eğitim çalışmalarının Savunma Bakanı, yasada istenen raporu Kongre'ye sununcaya kadar devam edeceğini söyledi. ( o ne demekse..)

F35 le kulagimizi karistiririz biz,putin eniste nikahta guzel bir MIG29 cesidi yapar ortaya karisik.

kişisel olarak özel bir şey girmedi ama ülkeye girdiği için otomatik olarak bana da girmiş oldu.

bir arkadaşım çalışmış 1,5 sene kadar. berbat bir yermiş şartlar açısından dediğine göre.

Benim de arkadasim calisiyo burada, gayet iyimis olanaklar, anlayislilar diyodu.
Sinav, ders zamanina gore bayagi goz yumuyolarmis, memnundu.
İkinci ogretim ama arkadasim bilgin olsun.

@proletarier maalesef birçok yer kötü. öğrenci için en uygun yerlerden biri bence. sanırım 30 saat çalışmaya asgari ücrete yakın maaş veriyorlarmış. başka hiçbir yerde kazanılmaz bu para öğrenciyken.

arkadaşım zara, mango, bershka, top shop'ta çalışmıştı. en çok parayı zara'da kazandığını söylüyordu prim sistemi yüzünden. şartlar açısından da en rahatı orasıymış. gerçi haftada 5 buçuk 6 gün çalışıp günde en az 10 saat ayakta durmanın neresi rahat bilmiyorum, genel olarak zor bir meslek. mağaza 10'da müşteriye kapansa bile çıkışı gece 12'yi buluyordu bazen.

bir de ne kadar prim kazanacağın, ne kadar rahat bir yer olacağı falan mağazadan mağazaya değişiyor. çok satış yapan bir mağazaysa primi yüksek oluyor. rahatlık konusunda da mağaza müdürünün nasıl bir tip olduğu çok önemli.

@sir ben part time düşünüyorum. başlangıç için böyle oluyormuş zaten. part time olarak 30 saat çalışıp asgari ücrete yakın almak bence güzel. onun dışında full time çalışanlar 45 saat çalışıyor galiba. evet 6 gün olması kötü ama benzer yerlere göre onlar da iyi maaş alıyorlarmış. tabii zorluğu çok ama benzer işlere göre rahat bence.

Uyar o resimdeki. Yalnız düzgün bi kum kullanın.

bu kabı yıllarca kullandım. yüksekliği iyi, kaliteli bir kum kabı. üstünde filtre için keçe gibi bir şey de var ama çok bir işe işe yaramadığı için onu çıkarmıştım ben. yukarıda yazdığı gibi alışması için ilk birkaç gün üstünü açık tut, sonra kapısını takmadan kullan, en son da kapısını takarsın. bir iki haftaya alışır.

Ben kedime direkt bu tarz tuvaletten almıştım. İlk başta camını ittirip girmeyi akıl edemedi. Kenarına patisini falan sokmaya çalışıyordu camın. Sonra camını çıkardım (cam dediğim şeffaf plastik). 1 hafta direkt girdi çıktı. Sonra camı tekrar taktığımda zorlanmadan girip çıkmaya devam etti. aklında bulunsun.

Tesekkurler herkese. Aldim gitti bakalim

normal.

1.5 saat once youtube sapitir gibi oldu ama onun haricinde fisek gibi. arkadasim dizi izlerken ben mac izliyordum, ikimizinki de sorunsuzdu. dunyanin en guzel sehri ankara'dayiz, saglayici turk telekom.

youtube kötü.

Normal

10 falan, en sevmediğim şey yürümek.

Mezun olduktan sonra 3 bin en fazla. Evet tüm gün evdeyim

bilmem. km bazında 5 vardır en az. haftalık ortalamam 10'a yakındır belki fazladır bile. kim bilir.

Bugün 9857 adım atmışım; ortalama adım sayımı 8600 gösteriyor. Bazı günler 20000 adım atıyorum, evdeysem 3000i zor buluyorum. Yürümeyi severim, gün içinde bunun için vakit de yaratmaya çalışıyorum ama yoğunlukta ancak bu kadar oluyor.

Bu arada adımlarınızi düzgün şekilde takip etmek isterseniz miband öneririm kesinlikle. Alternatiflerine göre fiyatı da uygun kalıyor.

10bin civarı işe yürüyerek gidiyorum
Artı her gün salonda cardio yapıyorum

ortalama 10 bin. 20-25 nasil atiyorsun ya? isin gucun yok mu? o kadar saat yurumeye nasi vakit buluyorsun?

Rekorum 27 binmiş 10 ekim salı günü geçen sene. Bu hafta ise 432 adım ama telefonu yanımda taşımadığım da oldu. Günde ortalama 50-150 adım yazın. Okul döneminde 7-10k arası

mi 2 doğru ölçüyorsa eğer, günlük ortalama 20 bin adım. 1653 km yol yapmışım, son 3 ayda.

bugün 10 bin atmışım. hafta içi ortalamam 10 bin zaten. haftasonu bişeyler yaparsam artıyor.

Rekor, 8 agustos günü 30.472

Yıllık ortalamam ise 11 bin adımmış.

Hareket etmeyi severim, oturduğum yerden merkeze yürüyerek gidiyorum ve öğrenciyim bunların etkisi buyuk sanirim

@superfluid cok enerjigim. o kadar saat dedigin max 4 saat sokaktayim aslinda cok diil.

bu aralar düzenli yürüyüşü salladım biraz, günde 4-5bin anca oluyor. yurtdışına gittiğimde 20bini geçiyorum ama ben de bitiyorum. düzenli yürüyüş zamanlarımda 15-16 bin en fazla oluyor. sizin ortalama benim bir kaç defa geçmeyi başardığım maksimumum.

14-15 bin adım. Daha fazlası benim için mümkün değil. Çalışırken zaten 8000 yapıyorum kalanı alışveriş, sağa sola gitmek. E gün bitiyor sonra. Bir de bisikletle gidip geliyorum her yere o sayılmıyor. 20-25 yapan varsa hergün 30+ yaşında helal olsun. Zaman ve vücut ister.

adımı bilmiyorum ama boş bir günümde 30 km'ye yakın yürümüşlüğüm var. 2 -3 günde bir de ortalama 15 km yürürüm.

@Neill 15 km dediginiz sey cok fazla. bu applere bakip da dogru sanmamak lazim. ben 25 bin adimim ortalama 12 km mesela haritadan bakinca. telefona bakinca 19 km gosteriyo.

@mula olabilir. 10 - 15 arası diyelim o zaman. ben severim yürümeyi, yazın çok rahat olmuyor tabii.

2018'de günlük ortalama 5902 adım, bu ay ortalama 4409 adım, bu hafta ortalama 4212 adım, bugün de 264 adım atmışım :)

Öyle bir gülme efekti yok ve bazen bütün random gülmeler denizin dibini boylamasını istiyorum. Gülücüğünü ayakta tutmak için bu tür efektleri kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim gülüşlerim kahkaha ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi gülebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının gülme efektlerine karşı çıkmasına yol açmalıdır.

bir karış suratla yazıyorlar bunları.
samimiyetsizliğin heykeli resmen.

çok gülmek istiyorsan hahaha yazarsın ya da :) koyarsın.
sjsjsjsjs nedir?

asdfshsfdsaf

şöyle bir şeydi orijinali. a, s, d ve f harfleriyle yapılırdı. şimdi her harfle oluyor.

'':D'' bu değil mi gülme emojisi. bir de gülme şekline göre hahahha, hehehe falan dersin.

mobil klavye çıktı mertlik bozuldu.. klavyenin en ulaşabilir şeyleri bence s ve j bakınca. random basınca ister istemez s ve j çok çıkıyor bende. bilgisayarda asfgjkg gibi daha kolay tabi.

jsndjdndjdjd

Random gülüş random’dır, şekli olmaz genelde. Ama obsesifliği tutunca insanın, silip tekrar gülebilirsdfhjkm

bugün bize antik mısır mitolojisi, antik yunan mitolojisi vs nasıl masal geliyorsa yüzlerce yıl sonra bugünün mevcut tanrılarıyla dalga geçecekler. şuna da inanıyorum; dünyanın tanrısı bitmeyecek. bugünkü tanrıları öldürüp yerine başka tanrılar koyacaklar.

Yok.


canercuxy +1

canercuxy +1 bundan daha güzel bir cevap daha yoktur.

Var, Allah 124 bin peygamber gönderdi bu bazı rivayetlerde 224 bin. Hadi biz az olanı ele alalım. Bunların sanırım sadece 25 tanesinin kuranda adı geçiyor, Allah bana göre her bölgeye her topluluğa belirli zamanlarda bir peygamber gönderdi.

Ama götü başı fazla oynayan ortadoğu ve arap toplumlarına, en başta da yahudi ırkına sayıca çok daha fazla gönderdi. Hala düzelemedi bu toplumlar orası ayrı.

Demem o ki Budha'nın bir peygamber olmadığına asla emin olamayız mesela, getirdiği din zamanında makbul iken zamanla hasar almış olabilir. Hz. İsa'dan bile elimize kalan yazılı kayıt belge yok, şurada ikibin yıl olmuş, çok daha eski dinler ve peygamberlerden kayıt/belge olmaması çok normal.

Haydi Hz Muhammed haşa yalan bir karakterdi ve toplumunu düzeltmek için kendince bir din uydurdu diyelim, e Hz İsa? Hz Musa? Ve diğerleri. Hepsi de birbirinden farklı zamanlarda ama birbirine benzer dinler mi uydurdular?

Fakat ne kadar yazılırsa yazılsın inanan hiç ispat istemeden inanacak, inanmayan da gözüyle görse de inanmayacak. Bu yüzden konu ile ilgili hiç bir tartışmaya girmem, sadece söyleyeceğimi söyler/yazarım.

Yirmili yaşlarına kadar ateist olan, 23-24 yaşlar gibi Allah'ın iman nasip ettiği, o günlerden beri de bir vakit namazını kaçırmamış bir kardeşinizim. Hep dua ederim Allah tüm inançsızlara iman nasip etsin diye, hiç gerek yok kimse yanmasın cehennemde.

bilimsel olarak ispat edilemeyen hiçbir şeye inanmıyorum.

yok. kesin bilgi.

çünkü yokluk değil varlık ispatlanır. varlığı ispatlanmayan şey de yoktur.

kesin bir şekilde yok demek de saçma değil mi? varlığı da yokluğu da ispatlanamıyor.

aynı şeyi tekrar edeyim. önermelerde ispatlanması gereken şey yokluk değil, varlıktır. zaten default olan gerçeklik yokluktur, 0'dır. sen bir şeyin var, yani 1 olduğunu iddia ediyorsan ispat yükümlülüğü sende olur. mucizelerin çıkış noktası da bu zaten. insanlık yokluğun ispatıyla uğraşacaksa o zaman her birimiz 100 tane mit/canavar/varlık/karakter vs. uyduralım, sonra bilim bu 1 katrilyon iddianın yokluğunu ispatlamakla uğraşsın. önermeler bu şekilde kabul görmez. şimdi yüz yıllık spagetti canavarı, garajımdaki ejderha falan anlatmaya üşeniyorum ama dilersen araştırabilirsin.

son olarak, tanrının yokluğunun ispatı da çok göreceli havada bir kavram. tanrının yokluğu nasıl ispatlanır, tam olarak hangi noktada insanlar "haa gerçekten de yokmuş" der? böyle bir nokta yok ki? yokluğun ispatı kendi içinde oksimoron gibi bir şey.

hayır yok.
insanlar özellikle kendi yarattıkları "kötülük"lerin karşılıklarının bir şekilde "iyilik" olarak görüleceği bir "evren" istediklerinden çıkmıştır tanrı ve din kavramı.

@canercuxy +1

var. bu benim inancım. şu anda her şeyi ispat etme şansımız yok. şu dönemde uzayda bizden başka canlıların, varlıkların olduğunu ispat edemiyor oluşumuz o varlıkların olmadığı anlamına gelmiyor. tanrı, yaratıcı yada adına her ne dersen bugün bu şartlarda varlığını ispat edemiyoruz "bilimsel" açıdan.

inanmak ile bilmek arasında büyük bir fark vardır. adı üstünde: bilim, bilmekten geliyor. Tanrının var olduğuna "inanmak" en başta geliyor zaten. İslamda imanın 6 şartı vardır:

1- Allaha inanmak
2- Peygamberlere inanmak
3- Kuran'a inanmak
4- Meleklere inanmak
5- Ahiret gününe inanmak
6- Kadere inanmak

biliyorum biraz din dersi vermiş gibi oldum ama şu imanın altı şartına konu şeylerden hiçbirinin varlığı %100 kanıtlanmamıştır.

bir filozof vardı, ismini hatırlayamadım. o da şu manada bir şey söylüyordu: eğer tanrı diye bir şeyin olmamasına rağmen ona inanıyorsam bana bir şey kaybettirmez ama tanrının var olmasına rağmen ona inanmazsam çok şey kaybederim. amiyane tabirle g.tü sağlama alan bir yaklaşımdı :)

bir veya birden fazla tanrının varlığına inanmıyorum.

Çevremdeki dindarların ne kadar placebo, algıda seçicilik etkisi altında olduklarını gördüğümden bana aşırı dindarlık bir nevi şizofreniye yakın bir şey gibi geliyor. Olaylara kendince ilahi sebepler uyduruyorlar.

Elim yanlışlıkla cevapla butonuna çarptı yarısında, devam ediyorum. Babannem ben küçükken dizi ağrıyor sanıp babama dua ettirir kuran okutur sonra şıp diye geçti derdi. Ben de okula gitmemek için hasta numarası yapardım babam nazar var falan diye başımda Kuran okurdu iyileştim derdim öğlen olunca. İşte Allahın hikmeti falan diye konuşurlardı. Zaman zaman dübürümde bir ağrı olurdu sürekli dua ederlerdi ben çocuğum geçti derdim. 10 yıl sonra anladım ki basurmuş. Baş ağrısından ölürken beni doktora götürmeyip Kuran okudular başımda, ağrıdan sol gözüm kısılmıştı. 10 yıl sonra anladım ki sinüzitmiş. Babanneme de okunmuş ilaç diye bonibon verdiğinizde ağrısı yine geçerdi. Demem o ki böyle böyle insanlar mitler üretiyorlar. Bunlar algıda seçicilik mi desem neyse artık onla gerçek şeylermiş kabul görüyor. Babam mesela der ki benim dualarım sayesinde oldu. Olmayanlar da kısmet değilmiş. Karşı argüman olarak ne üretebilirim ki?

@silahtaciri g.tü sağlama alan teorem Pascal'ın Kumarı. (git: eksisozluk.com)

Bana masal gibi gelmiyor aslında. Hatta böyle bir ayet vardı, onlara ayetlerimiz okununca eskinin masalları derler diye. (Mutaffifîn Suresi 13. Ayet miş. Evete googledan baktım). Hep aklıma gelir.

Tanrı, inanç ve ibadet farklı şeyler aslında. Ben sırf varoluşu anlamlandırabilmek için beyni araştırıyorum. İnsan neden inanmak zorunda? Evren neden var? vs. Nörolojisiydi, felsefesiydi, din sosyolojisiydi derken işin içinden hala çıkamadım.

Aklını kurcalaması gayet normal yani.

Üçüncüye yazıyorum ama iletiyi düzenlemek gibi bir seçenek yok sanırım. Yani böyle hayal dünyalarına kendileri yazıp çizip oynuyorlar gibi geliyor bana. Götü sağlama almaktan bahsetmiş bir arkadaş yukarıda da. İnsan neye inanıyorsa öyle yaşamalı. Sizin dedikleriniz Türkiye'de ramazanda oruç tutup kalan 11 ay içki içip kızlara sarkıntı olan, laf atan, kavga eden tipler işte. Bana kalırsa vicdanlı bir ateist, müslüman geçinen kötü bir insandan evladır. O yüzden hayat görüşüm, tanrı varsa da yoksa ne yapayım? Ben iyi bir insan olmaya çalıştığım sürece beni kendisinde tapmadı diye cezalandıracak bir tanrıya inanmıyorum.

Bencede yoktur. Insanlari dizginlemek icin uydurulmus harika bir sistemdir.

bildiğimiz şekilde olmadığını düşünüyorum en azından. bu konuda farklı teorilerim var fakat benim asıl kafamı kurcalayan şey öncesi. yani 4 yıl öncesi, 4 milyar yıl öncesi, 444 milyar yıl öncesi derken nereden geliyor bu değirmenin suyu diye merak ediyorum. yani varlık, evren falan nasıl başladı onu kafam almıyor. big bang bile desen en az 2 atom gerekiyor anasını satayım (kabaca).

Bence Tanrı var ama din yok.

tanrı yoktur. tanrı olsaydı olup olmadığına inanmamız gerekmezdi. tamamen saçmalık bunlar.

semavi dinlerde tarif edilen şekilde bir tanrı kesinlikle yok. peki varoluşumuzun ardında herhangi bir zeka, bilinç belirtisi var mı? elimizdeki verilerde buna işaret eden bir şey de yok.

olsa da olmasa da benim için fark etmez gerçi. ben hayatımı bildiğim gibi yaşamaya devam ederim. "ya varsa?" diyerek garantici davranıp inandığımı söylesem kendime ve inandığım tanrıya hakaret etmiş olurum.

geçenlerde dolapta unuttuğum bir yiyeceğin içinden sinek çıktı, daha sonra şey düşündüm. bu sinek burada bir şeylerden türedi bundan eminim.

peki ya insanlar da bir şeyden bu şekilde türeyip evrimleştiyse diye de düşünmeden edemedim.

belki de devasal bir kalıntıdan türedik kim bilir?

dinazorlar mesela, var deniliyor, kalıntıları var. bi belge var elde.

ama tanrının varlığına dair hiçbir şey yok. gerçekten bir şey yok.

evvelki zamanlarda bu adamlar bi uyuşturucu maddenin etkisinde kalıp yerin göğün açıldığını halisilasyon görüp kaleme dökmüş bile olabilir.

kuran direkt indiği haliyle yok, onu bile senelerce insanlar kulaktan dolma şeylerle yazdılar.
birebir ilk geldiği gibi de değil bunu islamcılar da diyorlar.
yani hiçbir şeyin kanıtı yok, tanrının da. bilimsel değil. bilimsel olmayan bir şeyi de kabul etmek zor.

@buiret islamcılar böyle bir şey söylemez. cunku inananlara göre Kur'an hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. cünkü bunu belirten ayetler var. buna inanmayan zaten inanan veya "islamcı" olamaz.

inanmayanlar söyleyebilir, isteyen inansın isteyen inanmasın. ama inananlar böyle bir şey söylemez, onu diyorum.

Dinleri saçma buluyorum. Tanrının varlığına inanıyorum çünkü hiçbir bilimsel açıklama yoktan var olmamızı tam olarak açıklamıyor.

bilim dediği şeylerin %90'ından fazlasının hepitopu 60-70 yıllık ömrünün olduğunun ve bilim konusunda hala yolun başında olduğumuzun farkında olmayanlar, bugün kesin doğru olarak bilinen şeylerin çok değil 80 yıl önce bilim adamları tarafından safsata olarak nitelendirildiğini bilmeyenler bilimsel olarak kanıtlanamayan bir şeye inanmam diyor.

ukala olarak anlaşılmak istemem ancak zamanım yok anlatacak, kendilerine bilimi referans noktası alarak kanıtlanamamasından ötürü yaratıcı yoktur diyenler bilim felsefecisi imre lakatos'un yanlışlamacılığını biraz araştırsınlar.

bir şeyi ölçememek, eldeki sınırlı verilerle tanımlayamamak onun olmadığı manasına gelmez. pozitif bilimin dışında henüz standartları oluşmamış başka ilimler de var olabilir, olmaya da bilir. bu konuda kesin yargılarda bulunmak ya cehalettir yakibirdir yada ahmaklıktır.

sorunuza gelirsek yaratıcı var olabilir olmaya da bilir. zaten inanıp inanmamak da dini literatürde imtihan olarak geçiyor.

Bir şey olmaz devam

tişörtün üzerindeki su buharlaşmak için senin bedenindeki ısıyı kullanacak. o da vücut sıcaklığını dengesiz şekilde düşürecek. benim eyorlamam bu kadar, hasta olur musun onu Allah bilir yani

cereyan yoksa bir şey olmaz bu sıcakta.

bu tarz bısey bızım de basımızda. dolandırıcılık net. cok degısık ama

neresi değişik, anlamadım. kırk yıllık "birkaç milyon dolar miras kaldı ama alabilmem için sana ihtiyacım var" scam'inin google translate'le tr'ye çevrilmiş hali. nesi size ilginç geldi?

kırk yıllık patricia teyze'nin avukatı bu. bence güvenilir.

değişik filan değil bu yahu.
internetin ilk dolandırıcılık şekli bu belki de :)

denemek için 20 bin dolar falan gönderin en başta. eğer devamı gelmezse dolandırıcıdır.

Wild tales

relatos salvajes. 6 ayrı hikaye var.

fransız değil arjantin filmi yalnız.

asabiyim ben.
www.youtube.com
ne vurucu filmdi. her hikaye ayrı güzeldi.
siz hatırlatınca yine o uçağın içinde buldum kendimi. piuuv(alından ter silinir)

5'li paket olanlar 30 lira otalama, evet çok pahalı ama taneye vursan birşey değil aslında.

Yıkayıp kurularsan peçete ile sorun olmaz sanırım, zaten kısa sürede deforme oluyor atıp yenisini kullanıyorsun.

en son sekizlik tepe aldım (turuncu renk). yirmi küsür lira verdim. iki üç haftada bir atıp yenisine geçiyorum. her fırçalamadan sonra suya tutup kılıfına sokuyorum. senin dediğin mantıkla diş fırçasını da tekrar kullanmamamız gerekiyor. bir şey olmaz herhalde.

evet çok çabuk bozuluyorlar. 1 hafta mı kullanmak lazım acaba her bir fırçayı?

Kullandıktan sonra su ve sabunla yıkıyorum.

Rossman'larda daha ucuza satılıyor, şimdi markanın adını unuttum, hatırlarsam editlerim. Bir pakette çok daha fazla sayıda ve daha ucuza oluyor. Bence bir fark yok arada. Kaliteli marka olanın kapağının olması iyi.

Rossmandan 50 lik olanını almıştım geçen yıl. Onlardan alın. Gratiste de diş ipli olanlar 9 tl.

tepe marka bizim fakültede hastalara önerdiğmiz marka. hangi renk kullanıyorsunuz bilmiyorum ama zaten tüylerden anlarsınız fırçanın ne durumda olduğunu. üstünde bakteri birikmesi olası ama normal diş fırçasında da birikiyor zaten.
kullandıktan sonra üzerinden su akıtın ve ÜSTÜNÜ KAPATMADAN kurumaya bırakın. içinden kap çıkıyor fırçasını örtmek için onu kullanmayın çünkü fırçanın kurumasını engelliyor.

güneydeki tatil yatları kaptanı miçosu mazotu dahil haftalık 20-30 bin diye biliyorum.

bebek'teki küçüklerin saati 300tl

Mesela Bodrum'da Amerikan menseili bir yat kiralamak? Simdi baktim da bu kiralik yatlarin seklini semalini begenmedim :D Ben daha luksleri soruyorum. Haftalik 20 30 bin dedigin onlardir herhalde? @sir gawain

valla arkadaşlar kiralıyo işte her sene 10 kişi falan, bir hafta mavi tur yapıyorlar. nasıl bir yat bilmiyorum, normal yat işte :)

@sir gawain Onlari biliyorum, ben hic ahsap olmasin istiyorum :D Cok sagol

Kiralayacağınız lokasyon ve zaman çok önemli. Ayrıca sezona göre de değişkenlik gösteriyor. Bir arkadaşım günlüğü 1000 liradan kiralamıştı, ama tam sezon değildi. Sezonda daha pahalı oluyor takdir edersiniz ki.

gerçek yatçılar direksiz ahşap olmayan teknelere kıro teknesi gözü ile bakarlar dip not.

www.diamondteknekiralama.com

@jamswety Ben kiroyum zaten, sagol :D

Marinalarda göre göre çok ozenen biri olarak, bir kaç yıl once epey niyetlendim. Sadece kendi ailem icin kiralayacaktim. Yalnız fiyatlar cok ucuk. 3 kisi için O parayı verecegime 4-5 ulke gezeriz diyip vazgectim. Belki bir kac aile ortak kiralansa makul bir ucrete gelir bilmiyorum. Bana cok pahalı bir zevk gibi geldi.

Filli boya ve diğerlerinden alabilirsin. Yapı marketlerde de var, mahallendeki büyük nalburlarda da olur. Kendileri istediğin renk koduna göre orada hazırlayıp veriyorlar zaten.

filli, dyo, marshall, hepsi de iyi boyalar. boyacıyla gidip nalburda hangisi varsa ondan alın. zaten markaya göre değil, renge göre seçin. hepsinin kartelası farklı oluyor.

Duvar saten alçı ise, yani pürüzsüz bir zemin ise (yeni ya da yenilenmiş bir dairede böyledir zaten) tam silikonlu silinebilir bir tür alın. Marka önemli değil hangisinde kampanya varsa ondan alın.

Jotun almayacaksan (çok pahalı) Marshall,Dyo, Filli Boya pek farketmiyor yazıldığı gibi.

sessiz olsun küçük de olsun istiyosan french bulldog ya da pug.

onun dışında king charles, cocker, maltese, pom, dachshund falan geliyor aklıma.

asla almaman gereken köpek: jack russell.

Sorunuza tam cevap değil ama barınaklarda küçük cins köpekler çok fazla; barınaktan kurtarmanızıya da sahiplenmenizi tavsiye ederim <3

Mesela aratınca hemen çıkanlardan bir sayfa

www.instagram.com

Burada da çok güzel küçük ırklar var

www.instagram.com

#Köpeksahiplenme #köpeksahiplendirme #satınalmasahiplen gibi etiketlerle arayabilirsiniz.

Havlamaması ve ev hayatına uyumlu olması, uysal olması açısından dişi golden derim.
Erkek golden çok daha iri ve hareketli, oluyorlar..

Labrador, jack russell kesinlikle olmasın, çılgın hareketliler evde çok sıkılıyorlar..

Pug da olabilir, pek havlamıyor ama küçük ırklar genelde çok havlıyorlar. Siz evde yokken ya da gece yarısı komşularınızı çıldırtabilir..

İmza: Tatlı bir golden kız annesi:)

vapurla üsküdar. ordan beykoz yönüne giden herhangi bir otobüs. caminin ordaki duraklardan kalkıyordu en son onlar.

beşiktaş iskeleye uğrayan boğaz hattı vapuru var. kuzguncuk'tan geçiyor. ona da binebilirsin denk gelirsen.

evet de neye göre belli değil. bir ara toptan çıkarmıştı. bende rastgele insanlar var bir sorun olmadı.

aynı adresi girersen çıkarmaz. benim ailede aynı adresi girmeyenler bile var, bir şey olmuyor. ama bir ara (geçen seneydi sanırım) aile katliamı yaptılar, benden de attılar iki üç kişiyi. şu aralar bir şey olmuyor.

Bu sene 50 bin liraya alabildiğin bir ürünü bir sene sonra 60 bin liraya alıyorsan, paran değer kaybediyor demektir.

Enflasyon kadar değer kaybeder vadesiz hesapta.
En azından vadeli hesaba koy (100.000 TL'ye kadar devlet güvencesi var) ya da dövize / altına çevir yoksa para kuşa döner bir süre sonra.

Peki bundan etkilenmemek için ne yapabilirim. Yatırım aracı olarak döviz ve borsa dışında ne var?

Altin, dolar ve euro hesaplari acip ucuzladiginda al bence.

abi en kötü günlük faiz işleyen birikim hesabına at parayı. dümdüz durmasın öyle.

şu koşullarda 1000 lira birikimin bile olsa tl'de tutmak = zarar. döviz sevmiyorsan altın al. altından para kaybetmen sıfıra yakın. tl'de tutma da ne yapıyorsan yap, paran hızla eriyor.

Altın dediginiz altin hesabi sanirim. Onun da olayını hala anlamadım ne avantajı oluyor sürekli altın fiyatlarını takip etmek istemem

ne avantajı mı oluyor? neyse hocam tl'ye devam sen. ciddiyim.

borsada teknoloji sektöründe 15 firma var, bu 15 firmanın son 4-5 senedeki hisse senedi getirisi ortalama %70ten fazla. darbe teşebbüsünün olduğu zaman bile pekçok sektörün hisse senedi getirileri eksilerdeyken teknoloji sektörünün getirisi %30 civarında oldu.

1

1.

1

1

2.

1.

2 fazla rolex çakması gibi duruyor.

birincinin kayışının modeli kötü, kimse dikkat edip bakmamış bence. ama rengi güzel.

Böyle bezelli saatleri hiç sevmemekle birlikte iki diyorum.

1

1 diyorum.

2 ye karar verirseniz ray 2 blue ya bir bakın derim.

1

insanları yargılamaya değil, o eylemleri neden yaptıklarını anlamaya çalış. hem daha az stres yaşarsın, hem de daha açık zihinli ve sorgulayıcı biri olursun.

@belchior zamanında onu da yaptım belediyenin diktiği çiçekleri koparan çocuğun annesiyle de kavga ettim yere çöp atan kadınla da. Daha birçok ufak tefek şey ama dayak yicem bi gün korkuyorum pek bulaşmıyorum artık insanlara :D

@ pek sevgili sir gawain ne kadar açık zihinli olursam iki metre ilerde çöp kutusu varken yediği şeyin kabını yere fırlatan adamı anlayabilirim? Ya da yolda yürürken laf atan adamı?

Bunlar ufak tefek örnekler çok fazla şey oluyo çoğaltabilirim şu an aklıma gelenler bunlar

belki çok ukalaca ama çöp atan birini gördüğümde en fazla "bu da böyle bir primat işte napsın" diye düşünüp geçiyorum. zaten ülkedeki insanların en az yarısına ilkel maymun gözüyle bakıyorum. onları kendimle kıyaslayıp yargılarsam kafayı yerim. o yüzden şahsıma alenen tehdit oluşturmadıkça hepsini kendi hallerine bırakalı çok oldu. daha önce tanık olmadığım ilginç bir ilkellik yapanı da yukarıda yazdığım gibi niye böyle davrandı diye çözmeye çalışıyorum. çünkü:

(bkz: bunlar katiyen eğitilmezdir)

O içimdeki sinirlenme dürtüsüne nasıl engel olacağımı bulamıyorum işte. Kendime zarar verdiğimi bilsem de sinirleniyorum tek yapabildiğim mümkün olduğunca az insanla muhatap olmak

İnsanlık utansın, bırak. Sen sevmeye devam et. :(

herkes "o da öyle ne yapacaksın" seviyesine gelirse ohooo. kimse kimseye bir şey demesin, herkes istediğini yapsın, hatta yola sçsın, nasılsa laf söyleyen yok.

kuyruğa kaynak yapanlara, hastanede sıra benim olmasına rağmen kapıyı açıp doktorun odasına girmeye çalışanlara, yere çöp atanlara, hayvana tekme atanlara vs her zaman lafımı söylerim, bence doğru olan budur. sınırınızı bilip sinirlerinize hakim olmanız lazım. 'girişmeden' önce birkaç saniye bekleyip karşı tarafa söyleyeceğiniz kelimeleri seçin, yoksa sizin de o primatlardan farkınız kalmaz.

Kime sinirleniyosun ki? İnsanlar genel bir tabir, anneni babanı sevgilini ilh. de kapsar bakkalı da. Kime ve neye ofkelendigini daha net ifade edersen soruna cevap bulmak da kolaylaşır. Şu sordugun haliyle zaten verilebilecek bir cevap yok.

Banka, ya da devlet dairesine gidecegim en temizi

Dişçi randevum var de.

tiyatroya gidicem saati erkenmiş de

+ dişçi

Bir isim var diyip izin istiyorum ben. Oyle yapsan olmuyor mu?

eğer iş görüşmesi filan değilse doğrusu nese onu söylemek en güzeli.
sonradan başın da ağırmaz hem.

akşam eve usta/servis gelecekti. aradılar erken geleceklermiş, acil çıkmam lazım.

sağlık ocağında ilaç yazdırıcam.

Biz hadi gorusuruz yarin diyoruz.

Giethoorn gitmediysen. Ne yapacaksın büyük şehri?

eindovenda bir şey yok roterdamda en azından deniz görürsün. fırsatın varsa brugge git ama uzak.

ben olsam ikisine de gitmem, den haag'a giderim. hatta scheveningen'de denize girerim. hiç okyanusa girmediysen güzel bir anı olur.

''hah sağılacak bir inek geldi'' gibi bir şey.

Alakali bölümler ya da işverenin aradığı bölümse eşit görülür. Ortalama üstü bir okul olduğunu varsayıyorum.

@a darkness, bogazici

onlarca mülakata girmiş, bu işleri az çok bilen biri olarak, çift ana dallı biz özgeçmiş gördüğümüzde neredeyse diğerleriyle farksızmış gibi davranıyoruz. nedense çift ana dal işveren veya IK'cı veya birim yöneticisi için "etkisiz eleman".

İki bölümün akademisinde de önünde güzel kapılar açılır
Mesela Sosyoloji okuyorsun, Felsefe'den çap yaptın, Felsefe'fen yüksek yapmak istediğinde ilerde bu bir artı oluyor. Ama çok da artı olmuyor bence Amerika'da bir sürü üniversitede çocuklar çap mezunu aldıkları fazladan bir kaç dersle, bize de bu sistem yeni geldi.
Mesela Boğaziçi Sosyoloji hocaları önermez pek çap, kapitalismle birlikte iki tane aldığın kağıt parçası. Onun yerine çapta alacağın dersler yerine ilgin olan derslerden alıp kendini geliştirsen daha güzel. NE bileyim belki Boğaziçi'ne gelince fark edersin sen Sinemadan ilerlemek istersin, mesela seramikten ilerlemek istersin buralardan ders alırsın. Çap biraz öğrenciyi sınırlandıran bir şey, iş dünyasında iki diploma mı farklı alanlarda kendini geliştirip yetkin şekilde kendini ifade etmen mi? Bence ikincisi.

Sen Boğaziçi istiyorsun sanırım. Gel hazırlığı oku burda, 1.sene zaten çok ortaya karışık dersler alıyoruz bi bakarsın sevdin mi sevmedin mi. Olmazsa başka yer yazarsın.

sanıldığı kadar bir fark yok. işe alımlarda her şey mülakatta ve deneyimde bitiyor.

herkese çok teşekkürler.

ben en başa bogazici yönetim bilişim yazacağım. o gelmezse uluslarasi ticaret. ticarette ybs ile cap imkanı varmis, dersler de ağır olmadığı için zorlamaz dedi bana bir mezunu, o yüzden soruyorum aslında.

(yatay geçiş imkanı var mı bilmiyorum... öyleyse tercihim o olurdu.)

Rezervasyonu yaptığın an ödemeyi alıyor. İptal etme koşullarına bak ne kadar esnek onu öğren. Bazıları 1 gün esneklik sağlıyor bazıları 1 hafta. İptal edeceksin diyelim, mail atıyorsun iptal ediyorlar.
Geçen sene bende böyle olmuştu.

ben şu anda ev sahibiyim. yani yarın rez. sahibi gelmezse airbnb bana 1 geelik de olsa ödeme yapma garantisi veriyor mu?

Ever. Misafir gelmezse airbnb odeme yapiyor.
Konusun misafirle kacta gelecekmks. Siz misafirden para almayacaksiniz, pay out metodu olarak neyi sectiyseniz o kanal uzerinden paraniz onlarin ilk gecesinden sonra yatacak.

rezervasyonun yapıldığı an ödeme alınmıyor, %100 yanlış bilgi. maille iptal falan da yok, site üzerinden oluyor her şey. şöyle ki, misafirin evinizde konaklamaya başladığı ilk gün tüm para ondan kesiliyor. birkaç gün sonra da tanımladığınız hesaba yatırılıyor airbnb tarafından (hesap tanımlama bazen birkaç gün sürüyor, o yüzden şimdiden yapın). esnek iptal politikasında misafir konaklama tarihi gelmeden rezi iptal ederse misafirden airbnb hizmet bedeli kesiliyor, onun sizinle ilgisi yok. konaklama tarihi geldikten sonra iptalin bir anlamı yok zaten, misafirin sizin evinize gelip gelmemesinin de bir önemi yok. airbnb, misafir evinizde konaklamış kabul ediyor ve siz her türlü paranızı alıyorsunuz.

orijinal şarkı arıyorsan yanlış yerdesin bence. daha çok remix'ler ve özel kayıtlar mevcut.

soundcloud.com

soundcloud amatör müzisyenlerin kişisel işlerini paylaştığı bir platform. ya da plak şirketinden çıkmayan işlerin. kafanızda spotify gibi bir şey canlanmasın. official şarkıların hepsini bulamazsınız. bir zamanların myspace'i gibi düşünün.

Peki ben sadece Bebe Rexha, Taylor Swift ve Ariana Grande'nin remixlerini dinlemek istiyorum. Başka hiçbir şarkıcı olmayacak. Mümkün mü böyle bir şey?

Bebe rexha'nın orjinalleri yok. Taylor swift de türkiye'de mevcut değilmiş. Yapacakları işi zikeyim.

o 30 saniye olayı kullanıcı profilinden kaynaklı. tanıtım gibi yüklemiş adam oraya.

emik emik emik der susarım.

küçük balıkların kripto dünyasından bir bok kazanamayacaklarını acı bir gerçekle anlayanlardanım. maalesef hepimizi üttüler. son çeyreği bekle, tekrar boğaya mı girecekmiş borsa öyle bir şeymiş.

gecti hocam
paranı usd yap tut bırakma

İşini bilen trader her türlü emtia, menkul kıymet, kripto para vb. platformda kazanır. Kaldıraçlı işlemleri de buna dahil ediyorum.

BTC tarafında günlük marj son 24 saate baktığımızda 2000 TL'den fazla. Yani trade fırsatı var, önemli kar yapılabilir. Tabi ana paranı azaltma riskin de var.

Ancak şu zamandan itibaren en temizi 2-3 yıl gibi bir vade ile tutup az az pozisyon artırmak. Kripto borsalarında küçük balık-büyük balık yoktur, dipten giren ve sabırlı olabilen vardır. Asla 21 milyon tane bile olamayacak, milyonlarcası kayıp, milyonlarcası hodl pozisyonunda olan, üretimi azalan, maliyeti artan, talebin arttığı, küresel çapta internet üzerinden kolaylıkla alınabilen, altının dijital alternatifi olabilecek potansiyelde varlık sınıfından bahsediyoruz. TL'nin sürekli değer kaybettiğinden bahsetmiyorum bile. Bu zamanları çooook arayacaksınız.

o zaman hic riske atmiyorum kendimi.

dolar alicam da en azindan 4.8'den falan alayim diyorum. piyasanin durulmasini bekliyorum.

bu arada benim amacim altcoin'lere girmek degil sadece btc uzerinden al-sat dusunuyorum.

Eklemek istediğim bir nokta, BTC/TRY bazında trade yapılmaz. TL aşırı dalgalı ve genelde değer kaybediyor. BTC USD'ye karşı değer kaybetse bile TL bazında aynı düzeyde düşüş olmuyor veya sınırlı kalıyor. BTC ile USD veya USDT bazında trade yapman lazım. Tabi alternatif coinler ile de olur ama onlara girmeyecekmişsin.

Ayrıca teknik analizden anlıyor musun, BTC'deki gelişmeleri ne derece takip ediyorsun? Hem temel hem teknik analiz yapabiliyor olman lazım. Kripto paralar tüm dünyada delilik seviyesinde popüler olduğundan bu dönemde biraz para kazanan kendini trader ilan etti. Sular çekilince gerçekler ortaya çıktı :) Zannedildi ki BTC sürekli artan birşey. O nedenle çok dikkatli ol.

var

gece 1'de kesin var. 2'den emin değilim.

Biz Türkler yaklaşık 1000 yıldır böyleyiz, Türkiye'yi alıp Pasifik'te bir bölgeye taşımadığımız sürece bi 1000 yıl daha böyle geçecek, zira bizi zehirleyen şey çevresel etkiler, çevreden izole olmak lazım.

en az 50(orta çaplı bir mucize olursa) normal düzenli istikrarlı adımlar atılır devam ederse 100 yıl.

ama 1000 yıldır böyle 1000 yıl daha gider +1

nasıl ve kimler tarafından yönetildiğine göre değişir.

medeniyet seviyesinin ortalamanın altında kaldığı toplumlarda ahlaki atılımlar yukarıdan aşağı doğru olur, aşağıdan yukarı doğru değil. amiyane tabirle tepeden kafalarına vura vura öğretirsin, hayvan eğitir gibi şartlarsın, ödül-ceza uygularsın, başta devletten korktukları için suç işlemezler. sonra bu alışkanlığa ve reflekse dönüşür, sonraki jenerasyonlarda toplumsal norm haline gelir. ama tüm bunlar için asırlar gerekir. çünkü başlangıç noktası çok aşağıda. genetiğe işlemiş yozluklar kolay temizlenemiyor. bir de işin sosyo-ekonomik boyutu var. ekonomik olarak düzelme sağlamadan bu uğraşın bir anlamı yok. yoksulluk ve suç tarih boyunca doğru orantılı olmuştur.

yani şu şartlar altında bir düzelme beklemek çok zor. zaten şimdi başlansa bile biz göremeyiz.

düzelmesi için sebep mi var?

@sir gawain, oldukça makul fakat bu, böyle bir ülkede demokratik yollarla gerçekleşmez herhalde? Mümkün mü?

Edit: demek istediğim, böyle bir değişim yaratabilecek bir hükümeti bu halk seçmez, değil mi?

niye düzelsin ki? bizim yaşam tarzımız bu, ahlak normlarımız bu. neden başkasının ahlak normlarına, düşünce biçimlerine uyalım?

1000 yıl sonra da düzelmez bence.

Ben daha ümitliyim. Şu anda yetişen gençlik apolitik gibi dursa da internet sayesinde dünyayı izliyor. Daha açık fikirli. O nedenle bu gençleri koyun gibi gütmek kolay değil. 20 yıla toparlar ülke.

Bu bir oyun olsa, mevcut herkesi öldürüp, baştan eğitimli olarak, ilgili binalardan adam basarsın ülke düzelir. Şimdi ise öyle bir şey yok. Yeni nesli yetiştirenler zaten sorunlu olanlar, sorunlu olarak yetişen yeni nesil, ilerde kendi sorunlu ekseninde, sorunlu yeni nesiller yetişecek. Türkiye nasıl düzelsin?

Şu an eğitim sistemi çöp. Bu eğitim sisteminde yetişenlerden bir cacık olmaz. E bu sistemi, önceki sistemlerde eğitim görenler kurduğuna göre demek ki o da çöp. Bu sistemden bir şey çıkmaz yani. İnsanları kutuplaştırdılar. 11-12 sene önce böyle değildim mesela ama şimdi o kutuplaşmayı kabul edip, kendi kutbunda olan ve mevcut düzende, büyük bir felaket olmadıkça asla birleşemeyeceğimizi kabul edenlerdenim. asla ilk adımı atan olmayı da asıp kesip ötekileştirirken yalnız kalmayı seçen, sadece g*tü sıkışınca "gel birlik olalım" diye el uzatanların elini tutmayı da düşünmüyorum. gördüğün gibi ben de nefret doluyum yani benim yetiştirdiğimden de bir cacık olmaz.

mevcut tüm siyasi partilerin, o partilerin getirdiklerinin ve değerlerinin ülkeden silinmesi, eğitimli insanların, liyakata dayalı sistemde gerekli yerlere gelmesi ve düzgün bir sistemle çalışılmaya başlanması gerekir. Ancak o zaman @angelus'un dediği gibi Pasifik ortasında bir bölgede olmamız işe yarayabilir.

merhaba, benim de yazdığım romana sadece bir yayınevi olumlu döndü, %6 bence de çok çok az ama fazlasını teklif edebilecek birileri çıkacağını zannetmiyorum ne yazık ki. Sadece biraz daha zorlayın kulağa garip geliyor ama pazarlıkla ne kadar yukarı çekerseniz orada yapın sözleşmeyi. Çünkü kahir ekseriyeti projeyi okumadan reddediyor, hatta bana olumlu dönen de bir miktar para talep etmişti ilk baskı için. Türkiye'de yayıncılık böyle rezil bir vaziyette maalesef. Sahşi fikrim yasal bir zorunluluk getirilip %10'un altını teklif dahi edememeleridir.

Populer yazarlara yuzde 8 veriyorlar, cogu isimsiz yazara yuzde 4 veya basili kitap veriyorlar. Guzel teklif almissiniz acikcasi. Kitap isinde parayi ne kitabevi,ne yazar, ne dağıtımcı kazaniyor. Sadece yayinevi.

seslenen kitap veya ekitap benzeri platformlar var. Belki oradan baslanabilir.

çok çok düşük. çevirmene bile %7 veriyorlar. yazara %15 civarı vermeleri gerek. bir de ilk etapta belirli bir adet (misal 2000 adet) satılmış gibi peşin para verecekler mi yoksa sadece satıldıkça mı? ikincisiyse daha da kötü. alay eder gibi bir teklif yapmışlar, beklet daha iyi.

bir de sakıncası yoksa hangi yayınevi olduğunu mesajla atar mısın?

Deli misin eve gitme sakın.
Evi ilaçlat ve bu süreç bitene kadar sevgilinde kal, çok yük olmuyosan.

erkek arkadaşınız gelip evi bi arasın.

akrep ısıya duyarlıdır size yaklaşmaz.

akrepler çift gezer, evde bir tane çıktıysa kesin bir tane daha vardır diye bir geyik vardı ben çocukken, bilimsel bir doğruluğu var mı bilmiyorum ama kumrular çift gezebiliyorsa akrepler de pekala gezebilir.

aklıma gelen en mantıklı çözümler yukarıda yazılmış:
-evi ilaçlatın.
-tanıdık bir kedi varsa eve kedi salın.

erkek arkadaşın attı akrep'i eve.

olayın psikolojik boyutunu atlatmanıza yardımcı olabilecek şey ilaçlama olabilir. 2 sene önce yazın evde birkaç kara çiyan öldürünce aklım nasıl gitmiş ki sabah 5den önce uyuyamıyordum. sağlam bir ilaçladım şimdi onlar düşünsün modunda uykum normal saatlerde gelmeye başlamıştı.

birsey olmaz ya. bizim ogrenci evinden de cikmisti. arkadas yanlislika ustune basip da oldurunce farkettik evde akrep oldugunu. zaten oldugu icin hayatimizda 30saniyelik yer isgal etti ondan sonra kaldigimiz yerden devam ettik. baska da akrep cikmadi evden

Bizim de yazlıkta bir hafta arayla iki defa çıkmıştı ama karı koca olduklarını sanmıyorum jungleın içinde bir yerdi :) akrebe karşı ilaçlama bilmiyorum ama bildiğim şey süte geldikleri ve mavi renk boyaları ev pervazlarına sürüyorlar akrep gelmesin diye. Kedi mantıklı bizimkini ödünç verebilirim :)))

Gec Isırır kulağından erkek arkadaşında kal

biz 5 yıl önce evde akrep bulduk, salonun ortasında. üzerine önce tabak kapattık sonra attık. 5 yıldır bir daha başka bir akrebe rastlamadık.

bir şey olmaz ya. geçen günkü kalkışmayı bastırdığına göre daha cesaret edemezler. emir komuta zinciri halinde saldırmıyor bunlar.

Keşke sabahtan sorsaydın ilaç önerirdik, şimdi bu saatte ilaç bulamazsın. Yine de korunma anlamında yapabileceğin şeyler var.

Böcekler kokuyu sevmiyorlar. Çamaşırve yiyecek dolaplarına, kurutulan meyve vs tenekelerine kokulu bitkilerden konmasının nedeni böcek korunması. Varsa lavanta adaçayı gibi kokulu bieyler yak ev bi tütsülensin. Kendin de parfüm gibi kalıcı bi koku kullanabilirsin.
Varsa koyu mavi bişeyler giy, mavi çarşaf kullan. Köylerde evlerin pencere ve kapıları böceklerden korunma yöntemi olarak maviye boyanır.
Evde gazyağı varsa yatağın yere değen kısımlarına sürebilirsin. naftalin olabilir, parfüm olabilir.
Son olarak da kuytu bi köşeye onun sevdiği bi yiyecek bırkabilirsin, karnını doyurup köşesine çekilir evin içinde yiyecek aranmaz.

Ayrıca; rahat ol, akrep kendini tehlikede hissetmezse sokmaz. Akreplerle ve diğerleriyle birlikte yaşanıp gidiliyor yüzyıllardır. Yukardaki önlemleri al, rahat rahat uyu. Bişey olmaz merak etme.

önceki duyurunuzu okumadım ama ilaçlatma konusunda bir şey diyeyim. eğer apartmanda kalıyorsanız diğer komşularla konuşup olayı anlatın, ortak olarak bütün apartmanı ilaçlatın. kim bilir nereden girdi sizin dairenize? apartmanın muhtelifnkuytu köşe yerlerine, duvar içlerine yuva yapmışlardır belki.

yavru yapmışsa sorun olabilir. ilaçlatın hemen çok pahalı bir şey değil. bir gece evde kalmıyorsun ilacın kokusu gidince evi kullanabiliyorsun. o gece de erkek arkadaşınızda kalın şu an ev çok sağlıklı olmayabilir

Gençken dinlemiştim bir süre. Şu an dinlemiyorum.

evet. severim.
bombabomba, facebook, şappir suppur ye beni, allah belani versin sevdigim sarkilardan.

bombabomba.com'u ilk çıktığında kafamız güzelken geyik olsun diye dinlerdik bi ara.

80 80 160 diye bi şarkısı var. arabada dinlediğim usbnin içine atmış bi vatan haini:) o şarkıyı dinliyorum yolda. mukemmel bir road trip song

bomba bomba'yı arada açıyorum.

Cogu sarkisi komik ve eglenceli geliyor dinliyorum. Ayrilik acili sarkilarini da dinlemisligim var ama cok begendigim soylenemez.

dinlemez olur muyum? soylemesi ayip haydi bastir parcasini hala dinliyorum. cocuklugumun sanatcisi.

Eskiden benim de gerçekten sevdiğim şarkıları vardı. Şimdi bile hâlâ ezbere biliyorum o eski şarkılarını. Mesela "İsterim Seni", "Üfle", "Şappır Şuppur", "Bas Gaza", "bombabomba.com", "Hap Gibi", "Tıkla", "Neredesin" gibi. Şarkıda anlam değil de keyif bulmak istediğim zamanlarda dinledim. Dinliyorum da kafama esince. Ama bozdu sanki ya, eskisi gibi hit çıkaramıyor. Eskiden listelerin altını üstüne getirirdi.

Cankan dinliyorum. (Bkz: Yaranamadım)

cankan ın apartmanın üstünde çektikleri bir klipleri vardı neydi o?

matrix kıyafetleri vardı.

avrupa yakasında duyduğum şarkılarını dinledim.

@kosun lan mevzu var: "Yar Yar" idi o şarkının adı.

Bomba bomba iyidir

ben satış yapınca öyle oluyorum
90 k usd lik patlattım simdi bir tane
iyiyim :D

Dun gece tuzlu kurabiye yaptım çok güzel oldu buna sevindim.
Öncesinde kendim için ve yakınlarıma hediye etmek için bez çanta boyamıştım baktıkça mutlu oluyorum.
Okuduğum dergilerdeki iki kuşe kağıdına basılmış güzel fotoğraflardan mektup zarfı yaptım. Mektup arkadaşlarım çok sevdi.
Kurutulmuş yapraklardan kitap ayraci yaptim çok tatli oldular.

Az önce yapboz bitirdim ve gururla, mutlulukla izledim. Tabii, onun üretilmişini yeniden ürettim aslında. Ancak, yapım aşaması çok büyük bir sabır testiymiş, bir daha yapacağımı sanmıyorum. Birden fazla kere yapboza yeltenmiş insanlara çok büyük saygı duyuyorum, hepiniz übermensch’siniz.

Dün de tahmin yapan bir kod ürettim, onunla oynuyorum.

yıllar önce küçüklüğümden beri kendimce programlar yazmaya çalışırdım. çalışan bir şey ortaya çıktığında aynı duyguları hissederdim, dönüp dönüp bakardım. çok büyük haz verirdi. keza onların hatalarını ayıklamak, daha da geliştirmek, yeni sürümlerini yayınlamak filan da çok büyük keyifti. hatta bi kere bi sitede yaptığım bi program haftanın en çok indirileni falan olmuştu da içim içime sığmamıştı anlatamam o hissi. özene bezene tasarlardım en ufak ayrıntısına kadar böyle baktıkça mutlu olurdum.

uzun süredir bir şey üretmemişimdir sanırım. programlamadan falan da uzaklaştım zaten, hayata dair beklentim de pek kalmadı, bir şeyden de zevk alamıyorum öyle ruh gibi geçiyor günler. şimdi bu soruyu okuyunca hatırladım o hisleri güzel de oldu.

1/10 olceginde scale model RC ucak urettim. Evet cok keyifli.

5 ayımı verip kitap üretiyorum, sayılır mı?

Az önce yeni Rav-4’ün Manifold’unu ürettik. Evet oldukça zevkli.

ben balkonda kekik, fesleğen, biberiye, adaçayı vs. yetiştiriyorum. onlar büyüdükçe bakıp mutlu oluyorum.

Her yaptigim kokteylde keyif aliyorum.ozellikle,begendiklerini dile getirdikleri zaman ^^

Kod yazdım, problem çözme hissini seviyorum.
Şarkı yapardım eskiden. 2 sene önce falan müzikle uğraşmayı bıraktım.

Benimkiler çok, işim gücüm bişeyler üretmek zati (malum anneyiz:) Denişik iki tane var onları yazayım.
Bu sene ilk kez sübye yaptım. Sübye kavun çekirdeklerinden yapılan geleneksel bi içeceğimiz. İzmir'de yapan bi aile vardı belli noktalarda satarlardı, hala yapıyorlar mı bilmiyorum. İlk denemeye göre başarılı oldu diyebilirim, kıvamı biraz daha koyu olsaymış iyiymiş ama böyle bile çok güzel oldu bence. Denemenizi tavsiye ederim, çok lezzetlidir.
ikincisi karpuz dondurması. Akşam yemeğine gelen misafirler bi karbuz getirmişler allaha emanet, ordu doyar. Bizim bitirmemize imkan yok belli çoğu atılacak. Ben de cin fikrimi çalıştırdım, 4/3'ünü püre yapıp sütle karıştırıp dondurdum. E vallahi o da çok güzel oldu, serin serin:) Yalnız o kadar çok oldu ki dondurucuda yer kalmadı, bi kısmını konu komşuya dağıtmayı düşünüyorum :)

en son kendime kalan kumaştan jile diktim.

Likör
Reçel
Tentür
Sabun
Sac kremi
Bitkisel boyama
Tohumdan çeşitli bitkiler yetistirme

geçen hafta 80 küsür model bir pinarello toplayıp sattım. yaşasın klasik bisikletler^^

Balkonda domates üretiyorum. Geçmişte hep bir şeyler ürettiğim için alışığım. Çalıştığım yerde de bir şeyler üretiyorum sürekli.

Geçen hafta 650 lira çektikleri çerçeveyi 200 liraya kendim imal ettim. şimdi duvarımda ve bundan daha kaliteli olmazdı muhtemelen.

Master tezi yazıyorum. Bittiğinde üretmiş olucam umarım

yeni bilgisayara windows ve driverlar yükledim, mükemmele yakın hale getirdim. sayılır mı?

Irish stout bira.
vişne şarabı

kelimelikte degerli bir kelime urettim en son, oyunu beraberlige tasidim.

teraryum urettim. ciceklerimden dallar kirip yeni cicekler uretiyorum.

betondan sehpa, eski kemerden saksilik, sapkadan kus yemligi falan urettim.

en son iki tane makale yazdım yolladım,

2 tane janjanlı pasta altlığı yaptım 40*50 ebatlarında

20 küsür anaokulu öğrencisine ebru yapmayı öğrettim, birlikte ebru yaptık

uzak bi yerdeki sempozyumda sanal sunum yaptım

8 gün çok fazla. kesinlikle novi sad'a ve hatta bence saraybosnaya da geçmelisin. tarih ilgini çekiyorsa özellikle saraybosna

sözlüğe yazdığım kısa notları paylaşıyorum:

- gitmeden önce biraz matematik çalışın. her şeyi 30'a bölmekten (30 dinar=1 tl) kafa ambale olabiliyor (bu bilginin güncellenmesi gerek. malum, tl'nin düşen değeri..)
- şehir içi otobüslere para vermeyin.
- taksicilere çok sövülmüş. belki havalimanı taksicileri öyledir ama şehir içindekiler normal. pink, lux, gold gibi şirketlere ait taksiler var. şirket taksilerine binin, diğerleri kazıklıyormuş.
- koca şehre bir tane avm dikmişler (usce). onun dışında bol bol park, bahçe, bisiklet yolu var. caddeler geniş, nüfus az, gürültü yok. ortadoğululuktan uzaklaşmak insanı feci rahatlıyor.
- manufaktura'da balkan yemekleri, bokato'da pizza yiyin. red bread'de kahvaltı yapın. arnavut kaldırımlı bir barlar sokağı var (skadarlija), içecekseniz orada için. çay-kahve için koffein güzel. black turtle'da ilginç meyveli biralar var.
- türk düşmanı falan değiller. hatta türk olduğunuzu söyleyince hemen çat pat türkçe konuşmaya başlıyorlar. çok fazla ortak kelime var, şaşırmayın (kaldrma=kaldırım, burek=börek, megdan=meydan, corba=çorba vs).
- trafik biraz sorunlu. kırmızıda durmayan arabalar oluyor, karşıdan karşıya dikkatli geçin.
- su içecekseniz rosa için. en iyisi o.
- zemun'a gittik ama park dışında bir şey göremedik ya da merkezini bulamadık, bilemiyorum.
- her yerde frikom göreceksiniz. ülkede dondurma yemek yasakmış da yeni serbest kalmış gibi herkes hazır dondurma yiyor. bu nasıl bir sevgi, çözemedim.
- muhabbet açmak için kullanabileceğiniz ünlü isimler: novak cokoviç, obradovic, bogdanovic. tito'yu seviyorlar mı sevmiyorlar mı hala emin değilim. sırpski film demeyin sakın.
- kalemegdan'a çıkıp oradan tuna'ya bakın, manzarası güzel. hayvanat bahçesi'ne falan da gitmeyin, biraz vicdan.

ayrıca sekiz gün bence de çok fazla. küçük bir şehir. iki günde bitirirsin.

Deneyimlerimi paylasyim: 8 gun cok cok fazla. Ozel bir nedeniniz varsa baska da normal gezip tozmak icin 8 gun way too much...
Free walking tourlar var onlara katil, pub crawl yap, eglence mekanlarina git.

belgerad'ı tanımak heryerini gezmek için 8 gün güzel bence. street art olarak inanılmaz şeyler var. onları bile gezmeniz fotoğraflamanız 2 gün alabilir. sanat anlamında gençleri çok dinamik. her türlü free street tur'a katılmanızı öneririm. aralıkta biraz soğuk olabilir.

et yiyorsanız seviyorsanız belgrade cennet! Walter sarajevski ćevap bizim en sevdiğimiz yerdi. çok güzel caz barları coctail barları var.

güzelli bir akşam yemeği bizim Stara Kolibayı tavsiye ederim. yazın daha güzel tabi çünkü sava ile tunanın karıştığı yerde köşede ve çok tatlı bahçesi var. belki hava çok kararmadan gidebilirsiniz. rezarvasyon gerekebilir.

sanata meraklıysanız ele geçirilmiş bir fabrika var. bizi belgradelı biri götürmüştü baya otobüsle 30 dk falangitmiştik. ama harikaydı. yazın parti yeriymiş zaten orası. içeride popart, object art, street art her şey vardı. güzel bir deneyimdi. ordaki barda çok tatlıydı.

bence airbnb yapın bu arada. Kneza Mihaia caddesi istiklal caddesi gibi (yoğunluk anlamında değil merkez anlamında)
kahvaltı için burası tatlıydı: smokvica, re bread falan zaten çok popüler modadaki kahvaltıcı lar gibi.
Blaznavac güzel ve deneysel bir yer.
savamala'da çok tatlı sanat galerileri var yine.

yani gezmek için çok şey var bir şehri yaşamak isteyen belgrade'nin hikayesini dinlemek isteyen için 8 gün çok çok sıkıcı değil ama bütün bunlar 5 güne de yapılabilir ilginizi çektiği ölçüde ve novisad'a gidebilirsinz.

belgrad güzel şehir 15 gün önce ordaydım, tabi 8 gün fazla ama bu size kalmış bir olay gayet güzel 8 gün geçirilebilir, ben sadece 1 gün kalabilmiştim haliyle çok gezemedim, 1.5 saat uzaklıktaki novi sada da uğrayabilirsiniz, novi sad çok güzel şehir, genel olarak soğuk bir yapıları var ama yardımseverler, hostel olarak hostel bongo çok iyiydi.

Novi sad+1 (belgradedan daha güzel bi şehir hatta)

Bir de çok soğuk olur o tarihlerde, içlik giyin.

Belgradeda hırsızlık çook yaygın, özellikle tramvaylarda dikkatli olun arka cep sırt çantası vs. Sikinti. Arkadaş çaldırdı hiç fark etmedik üç kişi, kız yunandı hemen geçici pasaport/kimlik kartı ayarladık konsolosluktan ama Türklerin daha uzun sürüyormuş dedi karakoldaki polisler.

@kullanıcıadımbuolsun, ben Belgrad'da pasaportumu çaldırmadım ama kaybettim. Polise gidip tutanak yazdırdım, sonra o tutanakla Türk konsolosluğuna gittim 5dkda pembe renkli geçici pasaport verdiler, onunla geri döndüm.
Ha sonra pasaportumu çantamın bir gözünde buldum, ayrı mesele haha.

@sbryldrm, fotoğraf çekmeyi seviyorsan bir sürü malzeme var. Eski yıkık dökük binaları çok hoşuma gitti yani farklı bir yaşanmışlık havası var şehrin. Ayrıca Nato tarafından bombalanan binaları çok etkileyiciydi, aynı şekilde duruyorlar, onları da gör derim.
Lovac diye bir restoran var, orada geyik eti yiyin, avlanmış geyik eti servis etiyorlar. Restoran lüks olmasına rağmen bize göre fiyatlar uygundu.
Ben Nisan ayında gitmiştim, soğuktu hava. Aralık'ta iyice soğuk olur, kalın giysiler götürün.

otobüslere bilet almayın demişler ama denetime yakalarsanız canınız sıkılır, hem de otobüstekilere rencide olursunuz. etik olarak da doğru değil zaten. peak saatlerde mutlaka denetim oluyor.

akşamları bohemian quarters hareketli oluyor. zemun'a bakın, novi-sad'a gidin. kalemeydan ille gidersiniz. vakit kalır mutlaka sarajevo'ya da bence geçin para varsa.

Yaptırmamaktan daha zararlı olamaz sanırım, günümüzde hiç zararı yok gibi bahsediliyor. Eskiden kullanılan malzemeler kısmen zarar veriyormuş sanırım.

Ücret tarafından 150-250 yanlış olmaz sanırım.

şu ucu kanca gibi olan el aletiyle ve ince bir frezeyle yapılıyor. acımıyor, dişe zarar verme ihtimali de çok düşük. korkulacak bir işlem değil. hatta 6 ayda bir gelin temizletin demişti son gittiğim doktor.

dişe zarar verme ihtimali sıfır.

airflow yaptırmanızı önermiyorum, onun dışında herhangi bir zararı yok

Gerekmiyor.

ev sahibi ile yaptiginiz kontratta yaziyordur %99, evi 3.sahislara kiralayamazsiniz!

gerekmiyor. soran olursa misafirim dersin.

Evsahibinden tabiki izin almak gerekir ve zaten izin vermeyecektir. Eğer fark ederse ki bu çok da zor değil, tahliye gerekçesi olur. O kişi eve bir zarar verirse bütün maddi sorumluluk da sana kalır.

ev sahibinden izin almazsan yasal olmaz ve suc islemis olursun.

Gerekmiyor diyenlerin rahatlığına hayran kaldım doğrusu. Elbette sözleşmenizde 3. Kişilere kiralayamayacağınız yazıyordur.

Arkadaş, kaç yıldır bu işi yapanları tanıyorum. Sen haber vermedikçe zaten haberi olmuyor. İstanbul için konuşuyorum. Sen evi herhangi birine sözleşmeyle kiralamıyorsun ki. Türkiye'de zaten airbnb yasal bir olay değil. Yasal olmayan bir durumu yasallaştırma olayını siz yapamazsınız ki.

kiralayamazsın, yasak, hapse girersin, hayatın kararır vs diyenlerin kaçı airbnb'yi aktif olarak kullanıyor? ya da aralarında host'luk yapanlar var mı çok merak ediyorum. ben airbnb'de host'um, kiracıyım ve rahatlıkla bu işi yapıyorum. zaten airbnb'de oda kiralayan host'ların ezici çoğunluğu kiralık evlerde oturur. avrupa'da bile kaldığım evlerin host'ları kiracı oluyor genelde. ev sahibinin bunu öğrenme ihtimali çok çok düşüktür. dediğim gibi, ev sahibin kapında bir yabancıyı görse dahi "misafirim o benim" dediğin anda konu kapanır. hadi en kötü ihtimalle öğrendi diyelim, "yapılamayacağını bilmiyordum, bir daha yapmam" dersin olur biter. adam bu yüzden sorunsuz hazır kiracının kontratını feshedip kovmaz, merak etme. türkiye'de sikindirik kira kontratından bahsediyoruz, iş sözleşmesi mi lan bu, zaten çoğu şey konuşarak hallediliyor. bu kadar kasmayın.

tik koymamana da ayrıca bozuldum. sanki kıçımızdan uyduruyoruz. asıl "kiralayamazsın" diyenlerin airbnb'nin nasıl işlediği hakkında hiçbir fikri yok gibi. bunu diyenler muhtemelen uber'e de karşıdır. neyse.

sir gawain + 1

çocuk. hala aklım almıyor, düşünsem deliririm. insan içinden insan he mi? kusarsın be.

can.

insan ve hayvanlardaki can, ruh.

karınca

embriyo, bebek.. spermle yumurta birleşiyor, bölündükçe bölünüyorlar.. bir kısmı göz oluyor, bir kısmı karaciğer, bir kısmı kalp.. bir bakmışsın dünyaya 2 kişiden ortak bir canlı geliyor.. kızım dünyaya geldiğinde kalbim öyle hızlı atıyordu ki kalp krizi geçiriyorum zannettim. Allah'a ölmemek için ettiğim duayı unutamam.. Herhalde hayatımda Allah'a en çok o anda dua etmişimdir.

yeni doğmuş bebek

lonelyman +1


çok hayret verici geliyor bana; kedi, köpek, kuş... çeşit çeşit canlı var ve hepsinin de kendince yürüdüğü bir ömür çizgisi, yaşam telaşı var.

Hayat

bu uzay şartlarında canlılığın ve akabinde beyin denen organın oluşabilmiş olması

Elimi kaldirmak istiyorum, kalkiyor.

internet

su

transistör.

karanlık madde, solucan delikleri, uzay-zaman bükme işleri.

ışık da çok enteresan bir şey.